Salı, Kasım 07, 2006

MUHTEŞEM MAKİNA-1


Bir makina düşünün; 24 saat hiç durmadan çalışıyor. Dinlenmesi gerektiği zamanlarda tamamen durmuyor, rölantiye alıp, kullandığı enerjiyi minumuma indiriyor. Öyle bir kurulmuş ki sürekli otomatik pilotta. En küçük bir birimine zarar gelse bütün sistem alarma geçip oraya odaklanıyor ve onarmaya çalışıyor. Çok cüzi miktarlarda organik yakıtlardan, maksimum verimlilikle, müthiş bir enerji üretiyor ve birimlerine ihtiyacı olan kadar gönderiyor.

Evet bu muhteşem makina bedenimiz. Öyle muazzam bir mühendislik harikası ki yüzyıllardır tıp alimleri bu makinanın sırlarını çözmeye çalışıyorlar. Organların işleyişi, damar ve sinir ağları ile tüm vücudun her biriminin birbirinden haberdar ve alakalı olması, beynin muhteşem bir şekilde işleyişi... insanı hayrette bırakacak derecede kolaylıkla ve öyle sessizce vuku buluyor ki bu bedenin içinde yaşadığımız halde bizim bile içerideki faaliyetlerin çoğundan haberimiz yok! Çok şükür ki yok, düşünsenize bedenimizin içindeki işleyiş şu anda olduğu gibi otomatik olarak değilde bizim insiyatifimize bağlı olarak gerçekleşseydi; yediğimiz bir elma bile bizim için çok büyük bir iş olacaktı; haydi bakalım ağzım, şimdi elmayı çiğne ve yut, midem, sen şu şu enzimleri salgıla bu elmayı hazmet, bağırsağım, sen bu elmadaki şu vitaminleri kana karıştır, şu mineralleri karaciğere gönder, depolasın vs, vs...

Ama koca bir kimya fabrikasının ancak yapabileceği bu işleri bedenimiz bizim bile haberimiz olmadan sessizce hallediveriyor. Hergün yiyip-içtiğimiz onlarca gıda maddesi -bizim ağzımıza atıp çiğnememizden başka hiçbir dahlimiz olmadan- işlenir. Bir şeyi görmek için sadece gözümüzü o tarafa çevirip bakmamız yeterlidir, görmenin gerçekleşmesi için gözün içinde ve beyinde bir kameranın işleyişinden daha karmaşık faaliyetler olur, biz farketmeyiz bile. Hasta olduğumuzda sadece ateşimizin çıktığını biliyoruz, içerde antikorlarlar ve mikroplar arasında yaşanan mücadeleden bihaberiz. Bir yerimiz küçük bir yara aldığında biz sadece acısını duyarız, oysa yaralanan yer hemen karantinaya alınır, kan pıhtılaşıp kankaybı en aza indirilmeye çalışılır, -aynen inşaatlardaki koruma duvarı gibi- yaranın üzerine bir kabuk örülmeye başlar, o bölgeye yeni doku yapımı için malzeme sevkiyatı başlar ve içeride onarım faaliyetleri yürür.

Peki bu kadar muhteşem bir makina bize nereden geldi, sokakta bulmadığımıza ya da parayla satın almadığımıza göre???

Devamı bir sonraki yazıya inşallah...

Foto:haloimages.com

************

Mutfak Güncesi'nde yayınlanan eski yazılar için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz.

Gece ve Gökyüzü


Sebze-Meyve Manavın Tezgahında mı Yetişir?


14 yorum:

Adsız dedi ki...

hayırlı olsun yeni sayfan sevgili şaziye yazı çok düşündürücü ben bu muhteşem makinadaki en önemli şey rabbimizin bize bahşettiği akıl aklımızı bize verenin yolunda kullanabilirsek bence aklımız tam işlevini yerine getirmiş olur ve bu muhteşem makinadaki güzellikleri idrak edebiliriz inşaalah başta kendim olmak üzere
sevgiler ve dualarla
serap

Adsız dedi ki...

Selam Şaziye,

Yeni sayfan hayırlı uğurlu olsun inşallah.

Sevgiler,
Defne.

Adsız dedi ki...

Şaziyeciğim yeni sayfan hayırlı olsun.inş hepimiz hakkıyla faydalanırız.şaziyeciğim hakkınızı helal edin nasip olursa kasımın son haftası hacca gidiyorum inş gelince görüşmek üzere Allaha emanet olun

saziye dedi ki...

Serap'cım, amin, bize verilen her nimeti hayırlı işlerde kullanmak nasib olur inşallah.

Defne'cim, teşekkür ederim.

Emine'cim, çok sevindim, Allah hayırlısıyla gidip gelmeyi nasib etsin. (belki karşılaşırız oralarda)

Adsız dedi ki...

selamun Aleykum Şaziye HAnım; yeni blogunuz hayrili ugurlu bereketli olsun insaallah. gec bile kaldiniz bence ;) cok mutlu oldum bu sayfayi gorunce.. Allah ilminize kaleminize kuvvet ve gayret ihsan buyursun insaallah.. Nasip olursa yine, yazilarinizi siteye kaynakli eklerim insaallah... Sadece damak tadina hitap eden muhtesem tarifleriniz degil, ruha da hitap eden ve tadı kalplerimizde kalan tatli sohbetlerinizin olmasi cok guzel! Bu guzel sanatlari uzerinizde gosteren ve bizleri sizler ile tanistiran Rabbul Alemine Elhamdulillah..
sevgiller ve dua ile vesselam..

Adsız dedi ki...

Şaziyecim yanlış anlamadıysam sendemi hac yolcususun eğer öyleyse çok sevinirim biz diyanetle gidiyoruz yarın fevziye camii de seminer var inş gidicez biz 45 günlük gidiyoruz ya inş karşılaşır yüz yüze görüşebiliriz çok sevinirim detaylı yazarmısın

saziye dedi ki...

Emine'cim, evet, inşallah. (mutfakguncesi@gmail.com adresine mail adresini gönderir misin)

saziye dedi ki...

Sevgili Zeynep Meltem, güzel sözlerin ve hayır duaların için teşekkür ederim, bilmukabele.

Hatice Betul dedi ki...

Bu degerli sayfa icin tebrik ederim,Allah razi olsun.Mubarek yolculugunuz icinde saglikla gidip gelmeyi nasip etsin Rabbim.Bu arada mutfak guncesi linkleri icine benide eklemissiniz cok mutlu oldum,cunku ben hala kimsecikleri eklemedim daha dogrusu bilmiyorum link eklemeyi.Amerika'dan kucak dolusu sevgiler.Bizlerede dua edin oralarda.

Adsız dedi ki...

şaziyecim adresimi gönderdim gelip gelmediğini bilmiyorum biraz acemiyimde

saziye dedi ki...

Emine'cim, maalesef gelmedi. Bugün bende Fevziye'deki seminerdeydim, belki orada görüşebiliriz diye mail adresini istemiştim.(ama sen yinede tekrar gönder, seminerler devam edecekmiş sanırım, bir dahaki sefere görüşürüz inşallah)

saziye dedi ki...

Hatice'cim, iyi dileklerin için teşekkür ederim. Şark köşesi uzun zamandır linklerim arasında, beğenerek takip ediyorum. Sevgiler...

Adsız dedi ki...

ben herhalde yapamadım buraya yazayım eminekoz@hotmail.com biraz acemiyimde görüşmeyi çok istiyorum pazartesi tekrar seminer var allaha emanet ol

ekolhoca dedi ki...

teşekkürler...