Çarşamba, Temmuz 22, 2009

MÜKEMMEL ELBİSELER



Öyle bir elbise düşünün ki kışın soğuktan, kardan yağmurdan koruduğu gibi, yazında güneşten, sıcaktan koruyor. Üstelik bu elbiseyi doğarken bir kez giyiyorsunuz bir daha hiç çıkarmıyorsunuz, sizinle birlikte büyüyor, hiç eskimiyor, kirlenmiyor.

Evet böyle elbiseler var! Hem de sürekli gözümüzün önünde, elimizin altında. Ve biz onların hergün kimbilir kaç tanesini sanki değersiz bir şeymiş gibi bakmadan, ne olduğunu, nasıl olduğunu bile düşünmeden çöpe atıyoruz.

Yediğimiz meyve ve sebzelerin kabukları, yani elbiseleri.

Bir şeftali, karpuz, elma, portakal dışında kabuğu olduğu sürece hem dalında hem dolabımızda günlerce bazen haftalarca bozulmadan dayanır, ne dolabın soğuğu ne de güneşin sıcağı etkileyemez onları. Ama kabuğunu soyduğumuzda birkaç saat sonra eski halinden eser kalmaz, rengi bozulur, tadı değişir.

Öyle güzel sarıp sarmalar ki kabuklar meyveyi, daha çiçekten meyveye dönerken giydirilmesine rağmen onunla birlikte büyür genişler, dar gelmez, bol gelmez, sarkmaz, uzamaz. Her zaman tam üzerine göre, mükemmeldir. Ayrıca rengi, dokusu, kalınlığı tamda içindekine yakışacak şekilde tasarlanmıştır. Ağaçta yetişen elmanın, şeftalinin, armutun incecik yumuşak kabuğuna karşın, toprakta yetişen kavun karpuzun kabuğu içindeki şerbeti akıtmayacak kadar kalındır. Cevizin, fındığın, içindeki cevheri saklıyan sert kabukları, portakalın, limonun mis kokulu kabukları, muzun kalın mantosu, şeftalinin, kayısının tüylü elbiseleri hepsi ayrı ayrı birer sanat eseri dokumalar değil midir? Ve bu harika dokumalar, onları dokuyan San'atkarı düşündür müyormu?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Öyle güzel tarif etmiş, örnekler vermissinizki bayıldım.ALLAH razı olsun.
uzun zamandır yazmamıssınız merak ettim,inşallah iyisinizdir lütven cevap verin.blogunuz bu gün karşıma cıktı yine geliceyim inşallah.Hoşca kalın.Fatma

saziye dedi ki...

Sağolun iyiyim, sizden de Allah razı olsun, bir sorun yok, artık yazmıyorum sadece. Selamlar.